Bugün size son zamanlarda çok sık sorulan bir konudan, otoimmün pankreatitten bahsedeceğim. Ama bunu anlatırken, hastaların en çok karıştırdığı akut pankreatitle birlikte anlatacağım. Çünkü internette bir şeyler okuyunca çoğu kişi hemen, “Acaba bende otoimmün pankreatit mi var?” diye telaşla geliyor.
Önce pankreasın ne olduğuna kısaca değinelim. Pankreas, midenin arkasında duran, hem hormon üreten hem de sindirim enzimleri yapan önemli bir organ. Yani hem kan şekerini düzenliyor, hem de yediğimiz yemekleri parçalayıp sindirmemize yardım ediyor. Bu yüzden pankreastaki iltihaplar, kistler, tümörler gerçekten dikkatle takip edilmesi gereken durumlar.
Pankreasla ilgili sorunları anlamak da zor, çünkü karın içindeki organlar çok yakın komşu. Sinirleri de birbirine yakın ilerlediği için “Mideme mi vuruyor, pankreas mı ağrıyor?” diye ayırt etmek kolay değil. Bu nedenle pankreas iltihabının —yani pankreatitin— belirtileri midede, sırtta, yanlarda hissedilebiliyor.
Şimdi pankreatit dediğimiz şey, pankreas bezinin iltihaplanması. Çocukluktan beri süren, genetik yatkınlıkla ilgili bazı pankreatit türleri var. Bunlar genelde ailesel olur ve sık sık ataklarla kendini gösterir. Bir de düzensiz, aşırı düşük kalorili diyet yapanlarda görülen pankreatitler var. Özellikle hızlı kilo vermek için yapılan sert diyetler bazen pankreası zorluyor. “Aç kaldığım için midem ağrıyor” diye gelen bazı hastaların aslında pankreatit atağı geçirdiğini görüyoruz. Yani “diyet yaptım, acıktım, midem ağrıdı” diye geçiştirilmemesi gereken bir durum.
Bunun dışında iltihabi bağırsak hastalıkları, bağışıklık sistemiyle ilgili otoimmün hastalıklar, karına alınan ciddi darbeler, hepatitler bile pankreatite neden olabiliyor. Kronik alkol kullanımı hem kronik hem akut pankreatitin en önemli sebeplerinden biri. Sigara da pankreasın düşmanı.
Mide ve oniki parmak bağırsağında ödem yapan hastalıklarda da tablo çok karışıyor; bazen bu bölgelerde oluşan şişlik pankreas kanalını etkileyip pankreatit tablosu oluşturabiliyor.
En sık pankreatit nedeni ise safra kesesi taşları. Safra taşı gelip pankreasla birleşen safra kanalını tıkadığında, içeride basınç artıyor. Bu basınç artışı da pankreasın kendi enzimlerini organın içine salmasına ve pankreasın kendi kendini “yemeye” başlamasına neden oluyor. Bu durum hafif bir ağrıdan yoğun bakıma kadar gidebilen ciddi bir tabloya yol açabiliyor.
Bazı hastalarda ise sürekli tekrarlayan pankreatit atakları o bölgedeki hücreleri bozup kendi içinde tıkanıklıklar yaratabiliyor. Bu da durumu daha da zorlaştırıyor.
Bir de pankreas kanserleri var. Kanalı tıkayıp pankreatit benzeri şikâyetlerle başlıyorlar ama maalesef genelde geç fark ediliyorlar. Sarılık, sürekli kilo kaybı, yağlı yemeklerle ishal, ilaçlara rağmen geçmeyen ağrı varsa pankreas mutlaka araştırılmalı.
Şimdi gelelim asıl konumuz olan otoimmün pankreatite. Bu hastalıkta vücudun bağışıklık sistemi, pankreası yanlışlıkla düşman sanıp saldırıyor. Yani pankreasta bir iltihap olması için aslında bir sebep yokken, bağışıklık sistemi orada gereksiz bir savaş başlatıyor. Bu da sık sık pankreatit ataklarına neden oluyor.
Hastalar genelde şöyle gelir:
• Göğüs kafesinin altından sırta doğru yayılan belden kavrayan bir ağrı
• Hiçbir pozisyonda rahat edememe
• Yatınca ağrının daha da artması
Otoimmün pankreatitte bazen görüntülemelerde pankreas o kadar şişmiş görünür ki, “Acaba bu pankreas kanseri mi?” şüphesi bile oluşabilir. Böyle durumlarda endoskopik ultrason yapıyoruz ve gerekirse biyopsi alarak kesin tanıya gidiyoruz.
Tanı koyarken önce tüm diğer nedenleri dışlıyoruz: taş mı, alkol mü, tümör mü, genetik mi… Bunların hiçbirinin olmadığını gösterdikten sonra özel kan testleriyle otoimmün pankreatit tanısını netleştiriyoruz.
Tedavide bağışıklık sistemini sakinleştiren ilaçlar kullanıyoruz. Genelde kortizonlu tedavilerle başlıyoruz ama her hastaya hemen başlanmıyor. Kortizon başlarken kemik yapısı, mide durumu, yan etki riskleri mutlaka kontrol edilmeli. Tedavi sürecinde de hastanın düzenli takibi şart.
Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim. Eğer böyle şikâyetleriniz varsa, özellikle ağrı geçmiyorsa, kilo kaybı başladıysa veya yağlı yemekleri tolere edemiyorsanız mutlaka pankreas açısından değerlendirilmeniz gerektiğini unutmayın.