Merhaba, bugün size mide ülserlerinden bahsedeceğim. Mide ülserlerini daha iyi anlayabilmek için öncelikle midenin yapısını ve tabakalarını bilmek gerekir. Mide duvarı birkaç katmandan oluşur. En üstte, mideyi koruyan sümüksü mukus tabakası bulunur. Bu tabaka, mide asidi ve sindirim enzimlerinin mideyi aşındırmasını önler. Mukus tabakasının altında ise mideyi kaplayan ve besleyen mukoza tabakası yer alır. Daha derinlerde kas dokusu, mide hareketlerini sağlayan kas liflerini içerir ve organın en dışında ise seröz doku adı verilen koruyucu bir katman bulunur.
Mukus ve mukoza tabakaları sayesinde yüzeysel hasarlar genellikle ağrısızdır. Ancak hasar derinlere ulaştığında, yani sinir liflerinin bulunduğu kas tabakasına kadar inerse ağrı ve yanma hissi oluşur. İşte mide ülseri tam olarak bu durumda meydana gelir: mukozada veya daha derin dokularda çukur şeklinde bir lezyon oluşur ve bu alan mide asidi tarafından tahriş edilir.
Mide ülserlerinin oluşumunda en sık rastlanan nedenlerden biri Helicobacter pylori adı verilen bakteri enfeksiyonudur. Bu bakteri mide mukozasına zarar vererek ülser oluşumunu tetikler. Bunun yanında sigara kullanımı, ağrı kesici ve aspirin gibi ilaçlar, stres ve bazı kronik hastalıklar da ülser oluşumuna katkıda bulunur.
Mide ülseri olan hastalar genellikle açlıkla veya yemekten kısa süre sonra ağrı, yanma, bulantı ve bazen kusma gibi şikayetlerle başvurur. Bazı durumlarda ise sürekli yemek yeme isteği ve kilo artışı, bazen de tam tersi kilo kaybı görülebilir.
Endoskopik incelemelerle mide ülserlerinin derinliği, boyutu ve yeri belirlenir. Ülserler farklı görünümler gösterebilir: bazıları çizgi şeklinde küçük lezyonlarken, bazıları daha geniş ve derin olabilir. Ülserlerin üzerinde kahverengi lekeler varsa, bu geçmişte kanama olduğunu ve asidin dokuyu etkilemesi sonucu renk değişimi oluştuğunu gösterir.
Ülserlerin tedavisinde ilk adım Helicobacter pylori varlığının tespiti ve eradikasyonudur. Eğer bakteri tespit edilirse, antibiyotik tedavisi uygulanır. Bunun yanında mideyi koruyan ve asit salgısını azaltan ilaçlar kullanılır. Tedavi süresince ve sonrasında, hastaların şikayetleri olmasa bile, endoskopik kontrollerle ülserlerin tamamen iyileştiği doğrulanmalıdır. Çünkü bazı ülserler tedaviye rağmen iyileşmez ve hücresel değişiklikler, uzun vadede mide kanseri riskini artırabilir.
Mide ülserleri tekrarlayan veya tedaviye dirençli olduğunda, bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Bu nedenle, mide ülseri tanısı konan hastaların tedavi sonrası düzenli olarak endoskopik takipleri yapılmalı ve ülserlerin tamamen iyileştiği belgelenmelidir.
Özetle, mide ülserleri erken teşhis, doğru tedavi ve düzenli takip ile yönetilebilen bir durumdur. Ancak ihmal edildiğinde ciddi komplikasyonlar, kanama veya mide kanseri riski oluşabilir. Bu yüzden mide şikayeti olan kişilerin mutlaka Gastroenteroloji uzmanına başvurarak gerekli tetkiklerini yaptırması önemlidir.